Fatih Bülbül
Kuş Gözlemcisi
fatihbulbul@marmarapost.com
Sayısız kuşun göç için yılda iki kez kullandığı Türkiye hem Avrupa’da hem de Rusya ve çevresinde yaşayan kuşlar için önemli bir göç güzergâhında yer alıyor.
İlkbahar aylarında, özellikle de Şubat sonu Mart başı gibi göçmen kuşların yolculukları başlıyor. Bazı türler için göç, Haziran ortasına kadar devam ediyor. İlkbahar göçü yaklaşık 4 aylık bir süreyi kapsayabiliyor. Erken göç edenler, o sene üreyecek olan erişkin kuşlardır.Yavrularını meydana getirdikten sonra Ağustos ayı ile beraber geri göç başlar.
Yani aslında Haziran ve Temmuz ayı göçün neredeyse tamamen durduğu, üremenin başladığı bir ay iken Ağustos ayından itibaren erken giden kuşların bir kısmı geri gelmeye başlar.
Pek çok tür için geri göçün en yoğun olduğu dönem Eylül ve Ekim aylarıdır. Ekim sonu ve Kasım başına kadar da göç devam eder. Bu kez kuşlar kışlamak için Afrika’ya doğru yol alır.
Yılın 6 ay gibi bir zamanı göçmen kuşlar için aslında göç zamanı olarak değerlendirilebilir.
Türkiye aynı zamanda birçok kuş popülasyonuna ve üreme alanına ev sahipliği yapıyor. Kuşların varlığının yaşam alanlarının korunmasından geçtiği bilinen bir gerçektir.
Kuşların nerede, ne zaman bulundukları gibi önemli bilgilerin toplanmasında uzmanlar dışındaki insanların rolü de çok önemlidir. Kuşların kayıtlarını,tarih, fotoğraf, tür adı, konum gibi bilgileri de vererek çeşitli platformlarda paylaşılmasını ve korunmasını ‘Vatandaş Bilimi’ şeklinde adlandıran uzmanlar bu sayede araştırmacıların yetemeyeceğidurumlarda bilimsel çalışmalara bilgi akışı sağlanmış olacağını belirtiyor. Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından her yıl Mayıs ve Ekim aylarının ikinci Cumartesi günü ” Dünya Göçmen Kuşlar Günü “(WMBD) olarak belirlenirken, kuşların göçü, yaşam alanları ve koruması için alınması gereken önlemler konusunda” vatandaş biliminin” de önemi ortaya çıkıyor.
Göç yolculuğu çok sayıda risk taşır. Yolculuk sırasında avcılar, kötü hava koşulları, kritik önemdeki habitatlarda görülen kayıplar nedeniyle zorlu bir yaşam mücadelesi verir kuşlar.
Bunlardan ilk sıradaki besin ve temiz sudur ki kuşların kaybolan ya da kirlenen yaşam alanları nedeniyle aynı zamanda üreme ve konaklama alanları da azalmaktadır. Cam yüzeyler, elektrik iletim hatları, rüzgâr türbinleri gibi insan yapılarıyla çarpışma ve elektrik akımına kapılma da önemli tehditlerdir. Artan insan nüfusu kuşlar üzerinde rahatsızlık etkisine neden olmaktadır. Bunun yanı sıra artan kedi nüfusu da çok sayıda kuşun ölüm nedenidir. Işık kirliliği, avcılık, doğal kaynak kullanımı gibi birçok farklı etkenle bu liste uzatılabilir. Kendimiz nasıl ki trafik kazalarından korumaya çalışıyorsak, açlıktan korunmaya ve evsiz kalmamaya çalışıyorsak, benzerini kuşlar için de yapabiliriz. Evlerimizde huzurla yaşamak isterken bunu kuşlar ve diğer canlılar için de talep ederek gereken dönüşümü başlatabiliriz.
İnsanların kuşlara olan ilgisini canlı tutmak önemlidir. Vatandaş bilimi sayesinde kuş gözlemcileri, kuşların nerede ve ne zaman bulundukları, sayıları gibi farklı konularda önemli bilgileri sağlarken aynı zamanda bilimsel çalışmalara bilgi akışı sağlamış oluyorlar.
Kuşlar toplumsal kültürümüzün önemli bir parçasıdır.Kuşlar ve yaşadıkları alanların korunması konusunda daha bilinçli olunması gerekir.Türkiye dünyadaki sayılı ana kuş göç ortalarından ikisine ev sahipliği yapmaktadır. Leylekler, kartallar, şahinler gibi süzülerek göç eden göçmen kuşlar Türkiye’deki göç rotalarını kullanırken, ötücü kuşlar, su kuşları ve diğer gruplar için de Türkiye önemli bir göç rotası üzerinde bulunmaktadır. Türkiye’deki önemli sulak alanlar birçok su kuşunun göçleri sırasında beslenmelerine ve dinlenmelerine imkan tanımaktadır.
Bizler de doğaseverler olarak, kışın soğuklarda kuşları yemle besleyebiliriz. Arazi gözlemleri sırasında gözümüze çarpan yasa dışı olayları ilgili kamu kurumlarına bildirebiliriz. Yaralı gördüğümüz bulduğumuz ya da yavru durumundaki hayvanları yuvasına koyabilir ya da doğru tedavi alabilecekleri yerlere ulaştırabiliriz. Çektiğimiz video ve fotoğrafları sosyal medya hesaplarımızdan paylaşarak toplumda farkındalık oluşmasını ve bilginin paylaşılmasını sağlayabiliriz. Bu sayede doğanın ve canlıların daha iyi tanınmasına katkı sağlayabilir ve korunması için kitle oluşumunu destekleyebiliriz.
Kuşlarla, doğayla esen kalın…