Hakan Beykoz
Eğitmen – Sanat Yönetmeni
hakanbeykoz@marmarapost.com
Halkın üretim etkinlikleri, toplumun yaşama ve gelişmesinin kesin koşuludur.
Üretici halk olmadıkça toplum da kültür var olamaz.
Günümüzde yaşamasalar da her zaman her yerde duyduğumuz bizleri güldüren güldürürken düşündüren halk bilimcileri vardır. Hala onların hikâyelerinden, atışmalarından örnekler vererek anlatmak istediklerimizi mizah yoluyla anlatırız.
Fıkralar, hikâyeler, atışmalar, kültürümüzün en önemli parçasıdır.
Türkiye de özellikle fıkralar çoğu zaman şahıs, yöre, topluluk ile özdeşleştirilir ve güldürü sanatı ile güç kazanır. Nasreddin hoca, Karadeniz fıkraları, Bektaşi, Hacivat ve Karagöz bunların en önemli parçasıdır.
“Yaşamsal olaylardan hareketle anlatılan, anlatılanlardan bir sonuç çıkarma amacında olan mizah unsuru barındıran kısa sözlü ürünlere fıkra diyoruz.”Yaşadığımız bölgeler de tanıdığımız insanlar içerisin de buna benzer kişiler vardır.
Bu arkadaşlarımızla yolda karşılaştığımız zaman sıkıntılı da olsak, ister istemez tebessüm ederiz. Çünkü belleğimize öyle kazınmıştır. Hatta bu tip arkadaşlarımız için fıkra gibi adam diye takılırız, bulundukları ortamda çok sevilirler çok saygı duyulurlar.
Aslın da işin özü hepimiz örneğin bir Nasreddin Hoca gibi bakabilsek dünyaya hayata biraz da mizah yoluyla bakabilsek güler yüzlü olsak, her şey daha kolay olur bence. Söyleyemediklerimizi daha kolay söyleriz, hayat daha güzel olur diye düşünüyorum.